Uzunca Feldenkrais

 
Vücudunuza zarar veren alışkanlıklar ve gerginlikten kurtulmanın yolu...

Doğanıza yaklaşmak için bir beden zihin eğitimi

Bir fizikçi ve mühendis olan Moshe Feldenkrais 1942 yılında dizini sakatladı. Doktorlar dizini eski haline getirebilmek için tek çarenin ameliyat olduğunu, ancak ameliyatın başarı şansının da yüzde elli'den fazla olmadığını söylüyorlardı. Eğer ameliyat başarılı olmazsa Dr. Feldenkrais tekrar yürüyebilme şansını büyük oranda yitirecekti. Bu durumda ne yapmalıydı? Ameliyat riskini yüklenmeli miydi? Yoksa daha risksiz başka bir çare bulmak mümkün müydü?

Dr. Feldenkrais ameliyat olmamaya karar verdi. Anatomi, nöroloji, biyomekanik ve benzer konuları inceledi. Kendisi judoda siyah kuşak alan ilk Avrupalılardan biri idi. Judo ve fizik dallarındaki bilgilerini bu konularda yeni öğrendiği bilgiler ile birleştirerek sorununa bir çözüm aramaya karar verdi. Çalışmalarında kendi bedenini bir laboratuvar olarak kullandı. İki sene boyunca değişik denemeler yaparak bedenini ve bedeni ile beyni arasındaki ilişkiler zincirini tanımaya çabaladı.

Hem doğunun yaşama sanatı konusundaki tekniklerini hem de batının sunduğu bilimsel bulguları sonuna kadar kullanmaya kararlıydı. Sonunda amacına ulaştı. Ameliyata gerek duymadan eskisi gibi yürüyebiliyordu artık. Kişisel başarısından esinlenerek zihin - beden ilişkisi konusundaki çalışmalarını sürdürdü ve bugün Feldenkrais Yöntemi olarak bilinen yöntemi geliştirdi.

Moshe Feldenkrais, yöntemini ilk Amerika'da tanıttığında beden-zihin ilişkisi ile ilgilenen uzmanlar, bu yöntemin doğu tıbbı, doğu savunma sanatları ve felsefeleri, Bergson felsefesi, William Jameson 'un "Pragmatizm" psikolojisi, John Dewey 'nin "Yaparak Öğrenme" felsefesi ile Avrupa'daki Elsa Gindler , Charlotte Selver , Alexander Tekniği ve Piaget 'nin çalışmalarını birleştirecek eksik halka olarak görülüyordu.

Kemancı Yehudi Menuhin, tiyatro yönetmeni Peter Brook , antropolog Dr. Margaret Mead , nörofizyolog Dr. Karl Pribram ve İsrail'in ilk başbakanı David Ben-Gurion , Feldenkrais Yöntemi'nden faydalanan ünlülerin arasında. Yöntem, hem sinir sistemine hem bilince hitap ederek, hareket yoluyla bizi hem fiziksel, hem fiziksel olmayan alışkanlıklarımızdan uzaklaştırarak doğamıza daha uygun bir şekilde davranma imkânını sağlıyor. Daha doğal hareket etmek de, doğal yapımıza ve hareketliliğimize engel olmadan ve daha az gereksiz efor harcayarak hareket etmek demektir.

Doğal hareketliliğimizi neden yitiriyoruz?

Bedenimiz çeşitlilik istiyor. Siz nasıl her akşam aynı filmi seyretmek istemezseniz, bedenimiz de kapasitesinin olanaklarını kullanmak istiyor. Halbuki insan büyüdükçe daha az hareket ediyor, yenilik aramıyor, bildiği alanlarda, bildiği şekilde hareket ediyor. Böyle bir düşünce aklımızdan geçmese de yürüme konusunda veya arkamıza bakma konusunda uzman olduğumuzu zannediyoruz. Fakat asıl iyi becerdiğimiz konu, alışkanlıklarımıza bağlanmak. Bunlar bize bir anlamda rahatlık veriyor, çünkü çok düşünmeden günlük hayatımıza devam edebiliyoruz, fakat bununla beraber bizi ne kadar kısıtladığının farkında olmuyoruz.

Alışkanlıklar ve kısıtlamalar derken neyi kastediyoruz? Örneğin, uzun zamandır hiç yapmadığımız hareketler: Ellerimizi başımızın üstüne uzatmak veya bağdaş kurmak. Hep aynı şekilde bir hareketi yapmak: Ayakta dururken ağırlığımızın hep tek ayak ve aynı ayakta olması, sandalyede otururken hep çökerek veya yaslanarak oturmak; hep sağ elle bir şeye ulaşmak; incinmeler ve kazaların sonucu olarak edinmiş alışkanlıklar. Bükülmüş bir ayak bileğini acıtmamak için doğal olarak onu oynatmayız, fakat bazen iyileştikten sonra bile farkında olmadan onu oynatmamaya devam edebiliriz. Bu verimsiz olabilen ve sık sık gerginliğin eşlik ettiği alışkanlıkları ve aynı hareket tarzını tekrarlamak ağrılara neden olabilir. O hareket alışkanlığının ve beraberinde olan bütün bedenimizi kullanış şeklimizin farkına varıp, yerine başka seçenekleri koymak Feldenkrais çalışmalarıyla mümkün. Bunun sonucunda da düşünme tarzımız ve algılarımız zenginleşebilir.

İnsan, bedenini kullanış şeklinin genellikle farkında olmuyor Örneğin oturduğunuz yerden ayağa nasıl kalktığınızı biliyor musunuz? Önce hafifçe sağa veya sola dönüyor musunuz? Yoksa ilk hareketi öne doğru mu yapıyorsunuz? Başınız nasıl bir yörünge çiziyor? Tam kalkarken nefes alıyor musunuz, veriyor musunuz? Yoksa (çoğu insan gibi) nefesinizi tutuyor musunuz? Bir an için okumayı bırakıp nasıl ayağa kalktığınızı araştırmanız, her gün defalarca yaptığınız bu basit hareketin aslında hiç de basit olmadığını, aksine çok karmaşık bir olay olduğunu anlamanız için yeterli olacak.

Fakat bizler bedenimizin farkına ancak ağrı duyduğumuzda ya da benzer bir problemle karşılaştığımızda varıyoruz. Bedenimizi hiç farkında olmadan zararlı ya da sorun yaratacak bir şekilde uzunca bir süre kullanabiliyoruz.

Üstelik bir ağrımız olduğu zaman sorumlu tutacağımız ve suçlayabileceğimiz bir dış etkeni aramaya çok hazırız. Sebebini de çözümünü de kendimizde aramayız.

"Annemin de beli hep ağrır" demek, bizim belimizin ağrımasının çok doğal olduğu ve kaçınılmaz olduğunu kabul etmekten başka bir şey değil. Bir omuz ağrısı çoğunlukla omuzun kendisinden kaynaklanmaz, o omuzun yıllar boyunca kullanılma şeklinden kaynaklanır. Teke tek Feldenkrais çalışmalarına katılan bir hanım omuzundaki ağrının önce evindeki nemden kaynaklandığını düşünüyordu, sonra da yatağını suçladı, ama sonunda hiç birinin yüzünden olmayıp bir hareket alışkanlığından dolayı olduğunu keşfetti. Kendi kendimize bu tür alışkanlığın farkına varmamız güç, farkına varabildiğimiz zaman da daha iyi bir alternatif keşfetmek daha da güç. Daha ziyade bu durumda çoğumuzun yapacağı şey, bu eski alışkanlığı örtecek, onu gizleyecek yeni bir alışkanlık yaratmak.

Bir boyun ağrısı, aşağıdaki bazı omurların az hareket etmesinden dolayı olabilir, hatta eskiden geçirilmiş bir ayak sakatlığı veya bel ağrısından kaynaklanabilir bile. İlaç almak böyle şikâyetlerin ancak yüzeysel belirtilerinin ortadan kalkmasına yardımcı olabilir. Çoğu zaman uzun vadede asıl sorunu kökten çözmez, ilaç kesilince ağrı yeniden, hatta daha şiddetli başlar ve daha sonraki yıllarda başka ağrılar da ortaya çıkabilir.

Bedenimizi sanki birbiriyle ilişkisi olmayan birçok ayrı parçadan oluşuyor gibi kullanıyoruz, halbuki bedene birbirini etkilemeyen noktalar gibi değil, bir bütün olarak bakmak gerekiyor. Burada tabii sadece kas-iskelet-sinir sistemi ilişkileri söz konusu değil. Zihnimiz de bedenimizi büyük derece etkiliyor.

Beden-zihin ilişkisi

Çocukluğumuzdan başlayarak kendimize bir kişilik ve ona uygun bir beden ve hareket imajı çiziyoruz. Kendimizi ablamız, babamız ya da en iyi arkadaşımıza benzetmek için elimizden geleni yapıyoruz, ya da çekingen görünmemek için veya hantallığımız fark edilmesin diye çaba harcıyoruz. Sonraki yıllarda kadın, erkek, eş, sorumluluk sahibi, patron gibi başka rollere uyum sağlamaya çalışıyoruz. Bu doğal bir süreçtir. Ancak düşünme, algılama ve hareket etme tarzlarımız farkında olmadan alışkanlık haline gelince hep aynı şekilde davranmamak elde olmuyor.

Beyinde oluşan kalıplar bilinçli olarak düşünmeye gerek kalmadan uygulanıyor. Örneğin biriyle kavga ederken hep boynunuzu kasma veya omuzlarınızı kaldırma alışkanlığınız olabilir. Omuzlarınız kasılı kaldığı müddetçe kavga havanızın sürmesinin olasılığı yüksek, çünkü kızgınlığınız ve kasılı omuzların birbirini tamamlıyor ve destekliyor.

Feldenkrais Metodu'nun içeriği

Bu metodun bioenerji veya masajla ilgisi yok. Bazı insanlar için meditatif bir niteliği var, bunun nedeni kısmen hareketleri yaparken kafamızı meşgul eden düşüncelerden uzak kalmak kolaylaştığı için. Aynı zamanda Feldenkrais, yoga'yı ve tai chi'yi daha rahat yapmanın bir yoludur. Fizik tedaviye de benzemez, halbuki birçok Feldenkrais öğretmeni fizik tedavicinin yanında çalışır, hatta kendisi fizik tedavici olanlar da var.

Hareket alışkanlıklarınızın farkına varmanızı sağlayarak Feldenkrais Metodu, doğanıza daha uygun ve daha rahat bir şekilde hareket etmenize yardımcı oluyor. Yaşınız ne olursa olsun, hareketlerinizde ciddi kısıtlamalar olsa da olmasa da bu çalışmalardan herkes faydalanabilir. Kronik ağrılar veya gerginlikler sizi günlük hayatınızda engelliyor, ya da yaptığınız bir iş veya sporu geliştirmek istiyorsanız Feldenkrais'tan faydalanabilirsiniz.

Feldenkrais, hem grup çalışmaları ("Hareket Yoluyla Farkındalık" dersleri) hem de teke tek çalışmalar ("İşlevsel Bütünleşme" dersleri) yoluyla uygulanıyor. Hareket Yoluyla Farkındalık derslerinde öğretmen sözlü olarak yumuşak ve çaba sarf etmeden yapılacak hareketleri anlatıyor. Bu hareket dizileri, insan bedeninin hareket kalıpları üzerinde yıllarca süren araştırmalar sonucu yaratılmış ve istenilen doğrultudaki öğrenmeyi sağlamak açısından başarısı kanıtlanmış hareketlerden oluşuyor. Bir dersin sonunda kendinizi daha rahat veya daha hafif hissedebilirsiniz, ayaklarınız yere daha sağlam basıyor ya da boyunuz uzamış gibi gelebilir. Teke tek yapılan İşlevsel Bütünleşme derslerinde öğretmen ellerini kullanarak masaj masasına benzer bir masada (tamamen giyinik olarak) yatan öğrenciye yumuşak ve küçük hareketler yaptırarak bedenini daha iyi kullanmanın yollarını gösteriyor. Bu hareketler bir kalıba göre değil, öğrencinin ihtiyaçlarına göre yapılıyor. Hareketler sırasında yanlışlar zorla düzeltilmeye ya da öğrencinin bedeni belli bir şekle sokulmaya çalışılmıyor. Aksine zorlayıcı olmamak, öğretilenlerin öğrencinin sinir sistemi tarafından benimsenmesine yardımcı oluyor.

Sürekli ve engel olamadığımız kasılmalar ve hareket alışkanlıklarımız hem fiziksel hareketlerimizin akmasını engeller hem de sosyal ve psikolojik anlamda hayatla başa çıkmamızı zorlaştırır. Feldenkrais Metodu'yla hareketlerimize yitirdiğimiz uyum ve rahatlığı tekrar kazandırabiliriz. Ayrıca spor yapanlar, dansçılar ve müzisyenler de bu şekilde kendi alanlarında performanslarını artırabilirler ve yaratıcıklarını geliştirebilirler. Feldenkrais Metodu" bir beden ve zihin eğitimidir. Tıbbi tedavi yerine kullanılmamalı, tıbbi bir sorun olduğunda önce doktora gidilmesi gerektiği unutulmamalıdır.